29 Kasım 2010 Pazartesi

Kurgunun Gerçeğinden Daha Hakikat Olduğu İlişkiler

Çok karışık gibi görünen bu başlık aslında etrafımızda gördüğümüz birçok ilişkinin mottosu olmaya ne kadar da yakışıyor..

Bu ilişkilerin içindeki biçilen rollere soyunan kadını ,erkeği nasıl da kandırıyor kendini ve diğerlerini oscara aday performanslarıyla , kendileri olmadıklarını bildikleri halde sadece çemberin dışında kalmamak için nasıl da tüm fiillerin mış gibi ve muş gibi hallerini  sergiliyorlar..Yalnızlığın ,özgürlüğün keyfini çıkarmak nasıl da bir korku filmi efekti yaratıyor kafalarında hep..

Genelde yemeğe gittiğimiz yerlerde rastlarız onlara ,düşünce balonlarında birini bulsamda kurtulsam şu karşımdakinden senaryosu içinde ya sessizliklerini  ya da tükenmiş dialoglarını  tabaklarında kalan lokmaları çatalla oyanayarak veya sağa sola bakarak bertaraf etmeye çalışırlar, ama cesaret edemezler hiç bir zaman yeter be diyerek mekandan hızla uzaklaşmaya veya ben bu değilim itirafını yapmaya..

Genelde saatin alarmını kurar gibi yaşarlar ilişkilerini bu gruptakiler, formatlanmış ilişki çerçevesinde bir sonraki adım bellidir hep onlar için, hep cici çocuk hep cici kızı oynarlar, hep bi sorumluluk vardır o ilişkinin içinde ,çevreye karşı ,aileye karşı ,topluma karşı , mutsuzluk manifestosu başucu kitabıdır adeta..Bağıra bağıra küfür etmenin, edepsiz dialogların hayatlarında hiç yeri yoktur , İlişkilerin beyaz yaka çocuklarıdır onlar...

Keşkelerin en güzel halleriyle kullanıldığı ilişkiler öylemidir halbuki, keşke ama keşke şu an yanımda olsa diyerek yanınızda olması için yaptığınız sahici eylemlerinizdir yaşadığınızı gerçek kılan..Mesafeler tanımadan bir alo sesi için tüm şartları zorladığınız anlardır hissettiklerinizi anlamlı kılan..

Dumanı hep tüten heyecanlar ilişkinin aort damarlarıdır , ayrıldıktan sonra bile gözünüzün önüne gelen ve içinizi üşüten bir gülümsemedir hayatınızda keyif katan, hep ararız o heyecanları ,geçmişe zaman zaman saplantılı bir şekilde bağlanıp kalmanın emarelerdir aslında bunlar..Bazen yeni yüzler geldiğinde karşınıza aslında eskiyi daha çok aradığınız olmaz mı sizinde? Ya da sadece aklınıza gelen o ışıltılı parıldayan gözler , içten olduğunu dibine kadar bildiğiniz sevgi dolu bakışlar için bir amok koşucusu şuursuzluğu ile davranmaz mısınız? 

Ya özgür kalmak, ya da gerçek olmak, denklem bu kadar basit aslında..

1 yorum:

Brainfucker dedi ki...

Geçmiş ve şimdiki zamanda gidip durur aklımız bazen. Geçmişte kaybettiklerimizi bazen şimdiki daha da hatırlatır. Ama geçmişteki her ne sebepten olursa olsun şu an yanımızda yoksa demek bize ait değil diye düşünüyorum. 'if you love someone, let them go. If they come back they're yours. If they don't then they never were'. Belki şimdikiler bize hep geçmişi hatırlatacak ama bir de sürprizleriyle ve umutla dolu gelecek var.O zaman aklıma hep U2'nun şarkısı geliyor.
You've got to get yourself together
You've got stuck in a moment
And now you can't get out of it
Belki bir sürü yüzle karşılaşıyoruz ama bir yüz olacakki bizi o andan kurtaracak, bizi toparlayacak ve işte bunun umuduyla özgür olmayı tercih ederiz ve ancak heyecan ve aşk dolu, tutkulu, yeri geldiğinde cici, yeri geldiğinde edepsiz, bedenimizin her dokusunda hissedeceğimiz, bakışlarıyla ruhunu okşayan, hayatımızın sonuna kadar yanımızda olacak bir ilişki bu özgürlüğümüzü feda edebilir.