18 Kasım 2010 Perşembe

Kalbim Sonsuza Kadar Senin Olsun

Seven Pounds

Uzun zamandır birine aşık olmamışsınız birine kalbinizi vermek istiyorsunuz, onun da aynı zamanda kalbini size vermesini istiyorsunuz...Veriyor da ama mecazi anlamda değil gerçek anlamda..Ne kadar yaşayacağınız belli değil belki bir hafta belki bir ay ama aşık oldunuz kalan süreye aldırmadan hayatınızın ne kadar değiştiğini görüyorsunuz, her saniyenin önceki yaşamınızın her yılına bedel olduğunu hissediyorsunuz,hatta  hayatınızı değiştiren insanın da hayatı değişsin diye kendinize bile itiraf etmekten korktuğunuz bir gerçeklik içindesiniz ve değişiyor o insanın da hayatı hem de sonsuz dek....

Aşkın,iyiliğin,şefkatin doruk yaptığı , suçluluk duygusunun bir insanın hayatının rotasını nasıl yörüngesinden çıkarttığına göz pınarlarınızdan süzülen yaşlarla tanıklık edebileceğiniz bir film Seven Puounds..

Sevginin sınırlarının ne olabileceğini , başka yaşamları mutlu sona ulaştırmanın kendi yaşamınızdan  ne kadar daha  değerli olabileceğini ve fedakarlık sınırlarının bazen mutluluk bazen de hüzünle nasıl aşılabileceğini  ve bu kadar da olmaz dediğiniz anda bu kadar da olurun gerçeğe dönüştüğünü göreceğiniz bir film Seven Pounds...

Ne tuhaf böyle filmler seyredince veya gazetede benzer bir habere rastlayınca bu duyguları hatırlıyor ve şaşırıyor insan, hep mi böyleydik yoksa değişen dünya mı bizi böyle yaptı? Daha acısı biz böyle olmaması için ne yaptık acaba?

At sineklerinin verdiği rahatsızlık gibi herkesin zaman zaman kendi hayatını sorgulayarak kendine rahatsızlık vermesi gerekiyor belki de...

Neyse filmi seyredin kendiniz karar verin......

1 yorum:

Brainfucker dedi ki...

Filmdeki kadar extreme boyutta olmasa bile yapılan bir iyilik salt iyi insan olmaktan yapılamazmı? Ama iyilik yapmanın kabahat ve enayilik olarak empoze edildiği,göz oyan karga olduğumuz bir süreç içindeyiz ne yazıkki.Bu süreçten etkilenmeden iyiliklerini köreltmeyenler çok azaldı.Okuduğum bir kitapta kendiniz için bile birşey isterken "Benim ve ilgili herkesin en yüksek iyiliği adına" diye isteyin diyordu.İyilik hem içten gelir çünkü yaptıkça içini kaplayan sevincin, manevi huzurun devamını getirmek istersin, hem de öğretilebilen birşeydir.Bir yaşlıya karşıdan karşıya geçerken yardım etmek doğuştan getirdiğimiz bir özellik değildir. Bu öğretilir.Belki de bizlere öğretilenleri hatırlamaya çalışmalı, bunun keyfini almaya başlamalı ve bazı şeylerin sırf iyi bir insan olmak adına yapıldığını tekrar hatırlamamız gerekiyor.