19 Kasım 2010 Cuma

Küçük Sandallar Sergisi








Ildırı

Alaçatı'dan direksiyonu Paşalimanı'na doğru kırdıktan 15 km sonra kucaklıyor sizi Ildırı'nın güneş ışıklarının gölge oyunları yaptığı denizinin üzerindeki domino taşları gibi sağa sola dağılmış rengarenk sandalları..

Sanki herkes balıkçılıkla uğraşıyormuş gibi bir hava var her yerde, nereye baksanız ya balık lokantası , ya  kafasında eksik etmediği beresi ve ağzında sigarasıyla ağ atan balıkçılar,ya da su ürünleri kooperatifi.. Ama meydandaki kahvede yanyana dizilmiş sandalyelerde caddeye sabit  bakarak çayını içenleri görünce de slow citta kategorsinde Seferihisar'a rakip geliyo galiba diye düşünmeden edemiyor insan..

Ama ben balık istemiyorum derseniz buyrun Turkuvaz cafe'ye, meydana inmeden sol tarafta tepenin başında muhteşem manzarasıyla buyur ediyor insanı içeriye.Hiç menüyle filan uğraşmayın doğrudan patatesli  kaşarlı gözlemenizi sipariş edip çayınızı da yudumlamaya başladınızmı eski yunan 'da veya batı roma imparatorluğundaki hedonist anlardan birinde hissedebilirsiniz kendinizi..

Gelince bu taraflara kırın siz de direksiyonu pişman olmazsınız...

1 yorum:

Brainfucker dedi ki...

Bekir,
Yazına dayanamayıp yolum Alacatı'ya uğramışken, bir arkadaşımın rehberliğiyle direksiyonu kırdık. Balık ve gözleme yeme fırsatımız olmadı ama sandallar sergisi çok keyifliydi. Ayrıca Ildırı köyünün daracık yollarından yukarı çıkınca antik dönemde Giritliler tarafından kurulan o zamanki adıyla Erythrai olan küçük antik şehri ve köylülerin oradaki taşları evlerinin duvarlarında kullanmak için kurdukları raylı sistemi görmek çok şaşırtıcıydı. Evlerinin bahçelerini açık hava müzesine çeviren köylülerin yüzyıllar önce kimbilir ne amaçla kullandkları bilinmeyen büyük taşları masa olarak kullandıklarını görünce bende kendime bir anı almadan geri dönemedim.