26 Ekim 2010 Salı

BUENOS AIRES

İstanbul'un dünyanın en güzel şehri olduğunu tüm tecrübelerime dayanarak söyliyebilirim, başka da bir yerde hayatımın tamamını geçirmek istemeyeceğimi de biliyorum. Ama hayatında bir iki seneni nerede geçirmek istersin diye sorsalar adres bellidir benim için  BUENOS AIRES...

İnsan Akdeniz'in bir parçası olunca (Fransa hariç) hem iklim hem de ilişkiler anlamında sıcaklık, insani duygular,paylaşım ve aile gibi değerler ön plana çıkıyor yaşamak istediği yerde de, işte bunların hepsini bir arada gökyüzünün renklerini bayrağında olduğu kadar yaşamın içinde de barındıran Güney Amerika'nın maço delikanlısı  Arjantin'in başkenti  Capital Federal ya da bilinen adıyla Buenos Aires'tir tasvir edilen..

BS aynı zamanda modern sanatın, bohem yaşamın, reklamcılığın, tutku ve dansın, gece 12 'den sonra ender olarak bir şehre yakışan ve hareketlendiren enerjinin, grafitinin, insanı kendinden geçiren et ve şarap kombinasyonunun , insanın nutkunun tutulmasına sebep olan içindeki latin ruhunun dışındaki güzelliğine bu kadar mı yansır dedirten kadınların, dünyanın en büyük derbisinin , ruhu ve bedeni medite eden yeşile doyuran parkların ve sürprizlerin de merkezidir aslında..

Otobüste hamileye ,yaşlıya kalkıp yer verenleri (eskiden bizde de öyleydi artık herkes kafasını dışarı çeviriyor kendi utancından kaçmak için) aradığınız adresi size göstermek için kendi ineceği yere üç durak olmasına rağmen sizle beraber inen insanların da merkezidir aynı zamanda.






Güzeldir Boca'nın sokaklarında renk cümbüşünü seyrederek tüm günü aylak aylak dolaşarak geçirmek,gramafondan gelen tango ritminde gösteri yapanları seyretmek, güzeldir goucho dans show'larını o muhteşem etler ağzınızda  mendoza şaraplarıyle  yumuşarken seyretmek, şaşırtır insanı Recoletta'daki müze kıvamındaki her biri sanat eseri olan  mezarların arasında dolaşmak, insanı şarj eder Soho Palermo'daki 24 saat akan enerji ve onlarca cafe ve restaurantlar, keyiflidir San Thelmo'daki pazar günü kurulan sokak pazarı ve kendine ait kimselerle paylaşmak istemediği kalabalığı , meraklandırır her bindiğin taksinin sürücüsüne Boca Juniors'u mu yoksa River Plate'i mi tutuyorsun diye sormak, aşk sarhoşluğu gibidir hissettiğin dulce del lecce 'li dondurmayı yemek ve sonrasındaki birkaç dakika, kısacası esir alır sizi Buenos Aires her yönüyle ,ruhunuza ,zihninize ,bedeninize küçük post-it ler yapıştırır adeta tekrar tekrar gel diye...

Ve veda zamanı uçağınız Arpt.Jorge Newberry havaalanından kalkışa hazırlanırken artık arkanızdan el sallamaya başlamıştır koca şehir tüm güzelliğiyle.......    

Hiç yorum yok: