9 Şubat 2011 Çarşamba

BIUTIFUL.....MU?

İnsanın içinin acımasına karşılık gelen sözlükte hangi kelimeler varsa sadece onlardan oluşabilir aslında bu yazının konusu...

Unutun Barcelona ile ilgili bildiklerinizi, bu filmde ne La Sagrada Familia kilisesi (sadece bi sahnede uzaktan görünüyor) ne Gaudi'nin muhteşem eserleri ile dolu parklar ,binalar, ne Nou Camp'ın büyüleyici atmosferi, ne Costa Brava'nın dolu plajları ne de liman ve çevresindeki birbrinden güzel tapas barları var... Hazır olun bu şehrin arka sokaklarına, metruk binalarına, varlığı ile yokluğu arasında fark olmayan kaçak işçilerine ve çeşit çeşit deniz ürünleri ile dolu paella tabakları yerine o an tabakta ne varsa onun yendiği sahnelere..

Javier Bardem'in oyunculukta zirve yaptığı,seyredenleri de baştan sona filmin içine aldığı ,zaman zaman kaskatı kesildiğiniz zaman zaman da gözlerinizin dolduğu bir film Biutiful..Neden olması gerektiği gibi değil de böyle yazılmış bu filmin ismi diyenler sorunun cevabını filmin içinde görecekler zaten ama nası yazılırsa yazılsın o kelimenin kifayesiz kaldığı olağanüstü bir film Biutiful..

Düşünün kısıtlı olanaklarınızla birilerine iyilik yapmak istiyorsunuz fakat yaptığnız iyilik facia ile sonuçlanıyor, biraz daha açalım isterseniz, gözünüzün önünde üşüyen ,hastalanan hiçbir güvencesi olmayan ve bir depoda yaşayan insanlar var, bu insanların durumunu görüp cebinizdeki paranın bir kısmıyla ya da yettiği kadarıyla diyelim üşümesinler diye gidip birkaç gaz sobası alıyorsunuz, ama paranızın yettiği bu kalitesiz sobalardan çıkan gaz bulundukları o kapalı havasız ortamda hepsinin ölümüne sebep oluyor...Ne hissedersiniz?? Ya da insan böyle bir durumda birşey hissedebilir mi?? Hissettiğiniz salt bir hissizlik olabilir mi?? Peki tüm bu olup bitenler arasında aynı zamanda sadece bir iki aylık ömrünüzün olduğunu biliyorsanız?...Sadece geride kalacak iki küçük çocuğunuz için ölüme direniyor ve hayatta kalmaya çalışıyor ama günden güne ölüme bir kez daha yaklaşıyorsanız?..

Kapitalizme ve yüzyıllardan beri çeşitli adlarla da olsa onun beyaz adam aracılığıyla uyguladığı tüm sömürü düzenlerine de bir kez daha isyan ediyorsunuz aslında..Filmde o zavallı Afrika'lıların ne şartlarda yaşadığını görüp,yaşadıkları günün dışında yarın kavramının koca bir soru işaretinden başka birşey ifade etmediğini görüyorsunuz..Gerçek hayatta farklı mı sanki? Barselona'da değil sadece Milano'da da,Paris 'te de sokaklarda yere serilmiş tezgahlarda sahte LV'lar,Gucci'ler, Prada'lar satarak günü kurtarmaya çalışmıyolar mı? Ki her polis baskınında tüm sermayelerini kaybedip sınırdışı edilme riskleriye beraber. Yüzyıllardır ellerinden sahip oldukları tüm zenginlikler, yeraltı ve yer üstü kaynakları türlü yollarla ellerinden alınmasa bu durumda olurlarmıydı? Ve o zavallı kaçak çalışan çinli işçileri yaşadığı dram..

Baykuşlar ölürken ağızlarından bir tüy çıkarmış biliyormuydunuz? Ben de bilmiyordum bu filmde öğrendim..

2 yorum:

Brainfucker dedi ki...

Filmi seyrettikten sonra hayatta sahip olduklarımız için ne kadar az şükrettiğimizi ve ne kadar gereksiz şeylerden dolayı hayatın keyfini çıkarmak yerine şikayetçi olduğumuzu farkettim. Javier, o mükemmel oyunculuğuyla(pazartesi inşallah Oscar töreninde ödülünü alır)başına gelen onca trajik olaylar karşısında, insana yine de "yaşam ben ölene kadar devam ediyor ve ben bunun bir parçasıyım" duygusunu o kadar güzel veriyorki,sanki karakterin içinde yaşıyormuşsunuz hissine kapılıyorsunu. Sefillik, hastalık,hırsızlık,ihanet,istemeden cinayet,fakirlik,ruh hastası anne, açlık,....Filmdeki her karakter bunlardan birini yansıtırken, küçücük bir çocuğun tüm bu olanlar içinde yine hayatı Beutiful görmesi, keşke hepimiz hayata o çocuk gözüyle bakmayı sürdürebilsek ve daha çok sükür edebilsek. Eskiden masalarda yapılan şükran konuşmaları bana pek birşey ifade etmezdi, ama sanırım yaşta ilerledikçe bunlar önemli oluyor. O filmlerdeki elele tutuşup ya da gece yatarken , Allah'a sahip oldukları için şükredenler asıl bu hayatın değerini bilenler. Yaşa,şükret,sev...

Bekir Özkan dedi ki...

La Vita e Bella ana gerçek bu ve şükretmeyi her fırsatta tekrarla...